Allah’tan Başka Vücud Sahibi Yoktur.
Allah inkar edilebileceği bir surette göründüğü gibi tanınacağı ve kabul edilebileceği bir surette de tecelli eder ; halbuki her durumda kendisidir, başkası değildir, çünkü başkası yoktur.
O halde ağaçtan konuşan Hak’ tan başkası değildir ve Hak ağacın suretidir. Hz. Musa’ dan duyan Hak idi. Bu durumda Hak duyan olması itibarıyla Musa’ nın suretiyken konuşan olması bakımından ağaçtır.
Ağaç , ağaç ; Musa da Musa’ dır ! Burada hulul yoktur. Bir şey kendi zatına hulul etmez ; hulul ise iki zatın olmasını gerektirirken burada sadece iki hüküm vardır.
Fütuhat – c15,s190 – Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
———————————-
Mutlak manada Allah’tan başka vücud sahibi bir varlık yoktur. Bütün yaratılmış her ne var ise Allah’ın ilminde halk ettiği ilmi suretlerdir, yani hayalden ibarettir. Tüm yaratılmışın mutlak manada hiç bir şekilde vücudu yoktur , olmamıştır. Tabi bu hakikat kime göre ? Allah’ın Zat’ına göre ! Bize göre ise biz varız ve ebedi olarak da bu algı üzere var olacağız. Bu hakikati ancak idraklerimizde hazmedebilsek dahi ben , biz algısından asla mutlak manada çıkamayız. Bu durum ahiret hayatında da böyle olacaktır.
‘Hak ‘ kelimesi Kur’an-ı Kerim de geçen ayetlerde geçtiği yere göre farklı anlamlarda kullanılmıştır. Başta Allah’ın bir ismi olarak kullanıldığı gibi , şeriat , hüküm , doğruluk , adalet , nasip , pay , bir şeyi gerektiği gibi yapmak , kıyamet anlamlarında da kullanılmıştır. Bu anlamlarda eserlerinde yerine göre Muhyiddin İbn Arabi hz. nin de kullandığını görmekteyiz. Meseleyi incelerken kelimelerin manalarına ve kullanıldığı yerde ifade etmek istediği manaya dikkat etmek gereklidir. Bu dikkat ve titiz davranış sayesinde doğru bir bakış açısı ile doğru idrak açılımı olacaktır. Aksi takdirde anlatılmak istenen mananın dışında kişinin hatalı anlayışı sayesinde hakikatten uzak bir anlayış söz konusu olacaktır. Bununla birlikte şunu da belirtelim ki kişinin doğru anlayışı dahi derecelenmektedir. Yani her bilenin üzerinde bir bilen muhakkak vardır. Doğru anlayış sahibinden daha doğru anlayış sahipleri çıkabileceği gibi böylece kemalatta derecelenme muhakkaktır.
Alemde zuhur eden her suret Allah’ın mazharlarda tecellisinden ibarettir. Bu cihetle her şey ‘Hak’ tır ! Yani varlık aleminde görülen her şey ‘ Bir ‘ den ( birimin birliği ) halk olmuştur ( yaratılmıştır). İşte O Bir ‘ Hak ‘ tır. Ancak dikkat ediniz her şey ‘ Allah’tır denilemez ! Allah , mutlak varlığa işaret eden isimdir, ‘ Zat ‘ a işaret eder. Allah’ın zatından gayrı hiç bir şey yoktur. Bununla birlikte Allah her şeyden münezzehtir. Varlık , Allah’ın mutlak zatının bir parçası değildir, Allah’ın zatından da ayrı müstakil bir şey değildir. Allah parça ve cüzlere ayrılmaz. Sadece Allah’ın ilmindeki ilmi suretlerdir. ( Bu konuyu daha detaylı bir şekilde tetkik etmek isteyenler bu sohbeti dinleyebilirler
Bu hakikatleri okuyanların hataya düştüğü ve ayaklarının kaydığı nokta ‘ varlığın birliğini ‘idrak ettiklerinde buna ‘ Allah ‘ demeleridir !!!
Oysa ki varlığın birliği ilk yaratılan şey olan ‘ Hakikat-i Muhammedi’dir. Akıl ile varılabilecek son nokta işte tam burasıdır. Buradan ötesine akıl geçemez. Buradan ötesine geçmek için ‘ Akıl Burak’ın dan inip , Kalp Refref’ine binmek gerekir ‘ ki bu kişinin çabasıyla değil Allah’ın ihsan ve lütuflarıyla olabilecek bir şeydir.
Hallaccı Mansur (k.s.) un ‘ Enel Hak ‘ demesi işte bu hakikate işaret eder.
Yunus Emre (k.s.) nin ‘ Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm ‘ demesi bu hakikate işaret eder.
Resulullah ( S.A.V) efendimizin mirac sabahı kendisini görenlere ‘ Beni gören Hakkı görmüştür ‘ demesi bu hakikate işaret eder !
“O halde ağaçtan konuşan Hak’ tan başkası değildir ve Hak ağacın suretidir. Hz. Musa’ dan duyan Hak idi. Bu durumda Hak duyan olması itibarıyla Musa’nın suretiyken konuşan olması bakımından ağaçtır. Ağaç , ağaç ; Musa da Musa’ dır ! Burada hulul yoktur. Bir şey kendi zatına hulul etmez ; hulul ise iki zatın olmasını gerektirirken burada sadece iki hüküm vardır.”
Hakikat tektir , değişmez ve başkalaşmaz. Ancak hükümler farklılaşır !
Şartlara , mekana ve kişilere göre farklılık arz edebilir.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar