Sultan’ın Sarayını Hazır Et !
Bir şey yaratıldığı hakikatine yakınlığı oranında hakikatinin bilincinde olduğu gibi bu hakikatin gereğince olacak / olması gereken şeyleri icra eder !
Yaratılan şeyin , kendisinden çıktığı hakikatten uzak düşmesinin sebebi , değişik formlara bürünmesi , değişik katmanlarda , değişik evrelerde bulunması , değişik tavırlara uğraması böylece sirke şişesinin en altına toplanan tortu gibi olması şeklinde izah edilebilir.
Tortulardan temizlendikçe , geriye doğru katmanlardan ve evrelerden geçerek latifleştikçe , bileşik halden basit hale doğru formunu değiştirdikçe aslına yakınlık kurar ve benzer olur !
İfade etmek istediğimiz şudur ki ,
İlk yaratılan ruha en yakın olarak yaratılan ( yine ruhun hakikatinden ) akıldır. Bu sebeple akıl , ruhun veziridir. En yakın yardımcısıdır.
Nefis de ruhdan yaratılmış olmasına rağmen değişik evrelerden geçmesi , katmanlardan , tavırlardan geçmesi neticesi aslından uzak düşerek farklı bir forma bürünmüş , tortu gibi kesifleşmiş , bileşik hale gelmiş ve ruha muhalefet eder bir halde zuhur etmiştir.
Nefs-i emmare ; aslından en uzak düşmüş , en kesif hale gelmiş nefis ( mertebesi ) iken ,
Nefs-i safiyye ; aslına en yakınlık kurmuş , tortulardan arınmış , saflaşmış , latifleşmiş nefis ( mertebesi ) dir !
” İnsan unsurî yaratılışının tesirlerinden arınmadıkça kesiflikten latifliğe geçiş yapamaz !
Latifleşmedikçe ruhunun sultanlığı zahir olmaz !
Kâlp aynası cilalanmadıkça sultan buyruğu yerine gelmez !
Bunu anladıysan ey sultan !
Sultan’ın sarayını hazır et !
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar”