Kim Hz. Peygamber’in sünnetine ihanet ederse, sünneti hususunda ona ihanet etmiş demektir.
Allah’ın peygamberine hıyanet edenlerin hıyanetine gelirsek, bu durum, Allah’ın peygamber karşısındaki fiillerine dair öğrettiği edeple ilgilidir. Bu davranış emaneti peygambere ulaştırmanın ta kendisidir. Peygamberin karşısında (sana öğretildiği gibi) saygılı davranmadığında, emaneti ulaştırmamış, Allah’ın seni emin yaptığı bir işte Peygamberine hıyanet etmiş olursun. Peygambere hıyanetin bir yönü de ehl-i beyt ve yakınlarını sevmek hakkındaki talebinde ortaya çıkar. Çünkü kendilerine dönük sevgimizde Hz. Peygamber ile ehl-i beyt müsavidir. Ehl-i beyt’i sevmeyen , Hz. Peygamberi sevmemiştir, çünkü o da ehl-i beyt’in bir üyesidir. Bu itibarla ehl-i beyt sevgisi parçalanamaz, çünkü sevgi – onlardan birisine değil – bütün aileye yöneliktir. Aklını bu konuya verip ehl-i beyt’in değerini iyice anlamalısın. Ehl-i beyt’e ihanet eden insan , hiç kuşkusuz, Allah’ın peygamberine ihanet etmiş demektir. Kim Hz. Peygamber’in sünnetine ihanet ederse, sünneti hususunda ona ihanet etmiş demektir.
Fütuhat – c16, s36 – Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
Ehl-i Beyt; kelime anlamı olarak ev halkı anlamına gelmekle birlikte genel manada Resulullah ( S.A.V.) efendimizin ailesi ve soyundan gelenleri ( Hz. Ali ve Hz. Fatıma’dan olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in zürriyeti ) ifade etmek için kullanılan bir kelimedir.
Özel manada ise Resulullah ( S.A.V. ) efendimizin manevi varisi olan tüm Allah dostları ‘da ehli beyt’tendir.
Mü’min kimseler için ehl-i beyt sevgisi imanın kuvvet bulmasının gereklerindendir.
Bizler için Resulullah efendimizin damadı Hz. Ali ( k.v. ) nin ve onun soyundan olan seyyid ve şeriflerin ( ehl-i beyt ) kıymeti, sevgisi ayrı ve özeldir.
Ancak şu da bir gerçektir ki, bu ümmet içinden bir zümre, bu sevgide aşırıya gitmiş, Hz. Ali ( k.v. ) ye olan sevgileri başlangıçta sahih bir sevgi iken, şeytan onları bu sevgi ile saptırmış, Resulullah efendimizin sevgisinin önüne geçirmiş , dinimizin bir çok hükümlerini ehemniyetsizleştirmiş, şeriatın emirlerini yerine getirmez bir hale sokmuş, dinimizde yeri olmayan bir takım bid’at ve nefse hoş gelecek uygulamalar icad ettirmiş, mü’minin ibadet için toplandığı cami ve mescitleri itibarsızlaştırmış, ibadet için ( ! ) cemevleri denilen bir yerde sözüm ona sazlı – sözlü , kadınlı – erkekli karışık semah denilen, şeriatın hükümlerine uymayan bir şekil ( ibadet – ! – ? ) belirlemiş ve böylece insanlar sapmış ve kendilerine uyanları da saptırmışlardır !
Şeytanın, bir çok insanı ağına düşürdüğü türlü tuzaklardan birisi de budur. Aslında sahih olan bir mevzuda ( sevgi ) aşırıya götürerek haddi aşırmak ve böylece sahihlikten çıkararak sapkınlığa düşürmek ve saptırmak !
Ümmetin izleyeceği, takip etmesi gereken sahih, muteber yol bellidir :
Kur’an ve Sünnet !
Allah bizleri bu sahih yolda yürüyenlerden eylesin, ayaklarımızı bu yolda muhkem kılsın.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar