Bir vakitler aynaydım
BİR VAKİTLER BİR AYNAYDIM,
Yüzünden izler toplamadaydım,
ŞİMDİ YANDIM KÜL KÜL SAVRULDUM…
Gel gör beni, gel artık!
GEL NE OLUR,GEL ARTIK!
…Başın kille ıslaksa da,
AYAĞINA DİKEN BATMIŞSA DA,
Durma gel Allah aşkına,
GEL DEMEDEN KURTAR BENİ!
Mevlana Celaleddin Rumî (k.s.)
………
Bu kelâm, belli ki o yere vasıl olunca söylenmiş.
O yer mahremdir. O yere her türlü benlik istek ve arzulardan arınarak girilir. O yerde aşık, maşuk’una teslim olmuştur. O yerde korku, tasa, vehim, üzüntü kalmamıştır. Hep hayret’ tir. Aşık ile Maşuk arasında , başka kimselerin vakıf olamadıkları özel muhabbet’ tir. O yerde artık tecellinin ciheti sınırsızdır. O yer varoluşun sebebini idrak yeridir. O yer haykırış yeridir. O yer haddini bilip susma yeridir. O yer zıtları bilip cem etme yeridir.
Kişinin kendini tanıması, bilmesi, yani ” kendi hakikatine” vakıf olması ile yaptığı batınî yolculuk neticesi ‘ o yer ‘ e varılır.
Resulullah (S.A.V.) efendimiz ” Nefsini bilen Rabbini bilir ” buyurmuşlardır. Alemde ki her şey, Allah’ ın esmasının zuhur ettiği mahaldir. Kişi hakikatini oluşturan bu esmanın terkibini idrak ettiği nispette kul’ luğunu teslimiyet içerisinde yaşar. Bu hakikatlere ehlullahtan bazıları mecazen kuş dili demişlerdir. Kişi ilahi vergi olan istidat ve kabiliyeti oranında bu hakikatleri anlayabilir ve yine bu istidat ve kabiliyeti oranında ” yaşayabilir “.
Allah; bizleri bu hazineyi bilen, bulan ve gereğini yaşayanlardan eylesin inşaAllah.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar