Mü’min için ilim bir terazidir
Mümin için ilim büyük bir nimettir , bir mihenk taşıdır , terazidir. Her kimde hakikat ilimleri mevcut ise karşılaştığı her olayı, her duyduğu sözü, her gördüğü işi bu terazide tartar ve daha sonrasında ilminin verisine göre bu şey hakkında hüküm verir. Aksi takdirde derin ilim sahibi olmayanlar ya zannına göre , ya aklına göre , ki akıl dahi bazen yanılır , çünkü akıl duyuların verisine göre sahip olduğu bilgi, şartlanmalar, içinde bulunduğu halin tesiri vs. ile bir hükme varır ya heva hevesine göre, ya şeytanın üfürmesine göre bir sonuç çıkarır ve hüküm verir. Yanıldığından haberi olmadığı gibi yanıldığını söyleyen hakikat ehlinin sözlerini de duymaz.
Bazı insanlar vardır ki yaşantısında şeriatın izleri olmadığı halde manevi cihetten birçok nimetlere, lütuflara ulaştıklarını, rüyalarında bazı ehlullahın ruhaniyetleri ile görüştüklerini, Hızır (a.s.)’ın kendilerini yetiştirdiğini, yollarının Üveysi yolu olduğunu, kalplerine doğru olan düşüncenin doğduğunu, böylece hiç hata yapmadan yaşadıklarını, meleklerin kendilerine seslendiğini, talimat verdiğini, ehlullahın kendilerine seslenip her türlü bilgiyi verdiğini ve hatta bazıları da uyanık halde iken bu ehlullah ile görüştüklerini iddia ederler. İddiaları doğru olsa idi yaşantıları Kur’an ve sünnet ışığında olurdu. Şeriatın emirlerine uygun bir hayatları olup şeriatın yasakladığı fiil ve sözlerden sakınan bir yaşamları olurdu. Ama onlar sadece kalp temizliğinden dem vururlar, maksat insanın kalbinin temizliğidir diyerek şeriatın emirlerini küçük görürler, bu fiiller avamın yapması gereken fiillerdir, biz artık yüksek bir idrake vardığımızdan bu şekli ibadetlerin bir ehemmiyeti yoktur, biz daim namazdayız, bilinç ve şuurda her daim Allah ile birlikteyiz derler.
Bu iddialarda bulunanlara sorarım ki; sizin kalbiniz Allah Resulü’nün, sahabeyi kiramın, ehlullahın, salih kulların kalbinden daha mı temiz ki onların asla terk etmediği namaz ve ibadetleri terk etmişsiniz, tavizsiz emirlerini yerine getirmeye gayret sarf ettikleri şeriatın hükümlerini hiçe saymışsınız, zahirinizde hiç bir şekilde şeriata uymadığınız gibi bu muhkem hükümlere batınınızda bozuk bir tevil ile hevanıza uygun anlam yüklemişsiniz. Eğer sizin iddianız doğru ise o zaman tüm ehlullah yanılmış, tüm meseleleri yanlış tevil etmiş! (?)
Bu durumda olan birçok insanı heva ve hevesinin peşinde koşması sebebiyle cinler ele geçirmiştir. Cinler çok zeki varlıklardır. İnsanlarla oynamasını çok severler, kendileri arasında tahakküm ettiği insanların sayısının çokluğu ile övünürler. Kur’an ve sünnete önem vermeyenler ya da ehlullahın tevillerinin zıddı tevillere itibar edenler cinlerin tuzağına rahatlıkla düşerler. Bu tarz insanların ilgi ve alakaları hangi cihetten ise o cihet üzerinden gelerek cinler bu insanları tuzaklarına çekerler. Dine eğilimli insanlara dini cihetten yaklaşarak kendilerini önce rüyalarında bir evliya bir şeyh olarak tanıtır ya da Hızır (a.s.) olarak tanıtır ve böylece onların güvenini kazanarak sonrasında sen artık olgunlaştın, bir evliya oldun ve hatta bazen daha da ileri giderek sen Mehdi’sin deyip kişiye Mehdi’liğini ilan ettirirler. Sonrası hüsran olmuş bir akıbet. Bilinçli bir mü’min bu tarz iddialarda bulunanları hakikat ilminin verisi olan terazide tartar ve yalancı bir iddiacı olduklarını görür.
Günümüzde bu tarz tuzaklar üzerinden, cinlerin kullandığı ve kullanıldıklarından haberleri dahi olmayan böylesi insanlar aracılığı ile bilgisiz, saf, araştırmayan, şeriatın hükümlerini doğru bir şekilde bilmeyen, yaşamayan Müslüman kardeşlerimiz kandırılmaya çalışılmaktadır. Böylesi grup ya da kişiler bu cahilleri rahatlıkla tuzaklarına çekmektedirler.
Konunun önemine binaen bu yazıyı paylaşmak ihtiyacı hâsıl olmuştur.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar