İBLİS (ŞEYTAN) CİNLERDENDİR !

“Adem iki unsurdan ( baskın olan unsur ) – su ve toprak – oluştuğu gibi cin de iki unsurdan oluşur : Hava ve ateş. İçerdikleri hava nedeniyle cinler diledikleri her surete girebilirken , kendilerindeki ateş unsuru sayesinde de incelmiş ve latiflikleri artmıştır. Cinlerde ezme , büyüklenme ve üstün olma duygusu vardır. Çünkü kendisinden meydana geldikleri ateş unsuru , konumu itibarı ile unsurların en üstünüdür. “ Fütuhat c 1 , s 381 – Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

İblis , bazı kimselerin iddia ettikleri gibi meleklerden değildir. İblis cinlerdendir, onun hakkında bilgi sahibi ( alim ) olduğu söyleniyor olması ancak diğer cinlere nazarandır. İblis bir çok bilgiye sahip olmasına rağmen Cinlerde Allah’ın birliğine ( tevhid ) dair ilim bulunmaz. Bu sebeple cinlerle bir ilişki içerisinde olan kişinin onlardan tevhide dair bir bilgi alması mümkün değildir. Cinler çok zeki varlıklar olduklarından ancak an’ı kurtarmaya , işini yürütmeye yönelik fikirleri nüfuz ettikleri insanlara yönlendirirler. Ancak aklı selim düşünenler ve kendilerine bu düşünceyi kazandıran Allah’tan bir nur ile desteklenenler bu tuzaktan emin olurlar. Bu sebeple insanların bir çoğu cinlerin güdümü ve idaresi altında olan ama bu durumun farkına varamayan zavallılardır.. Ehlullah bu sebeple cinlerle Allah’a dair bir ilim edinmek arzusu nedeniyle irtibata geçmeyi bir cahillik olarak görmüşler ve bu gaye ile hareket edenin Allah yolundan sapmasının kuvvetle muhtemel olduğunu belirtmişlerdir..

Cinlerin yaratılışları gereği çok hızlı hareket etmeleri neticesi olup biten bir olay hakkında kendisi ile irtibatlı olan insana bilgi vermesi doğaldır. Cinci ya da medyum adı ile anılan bir takım insanlar cinlerden böyle bilgi edinebilirler. Ancak bu bilgilere itibar etmek hata olur. Çünkü cinler aynı zamanda yalancıdırlar. Böyle kendileri ile irtibatlı kimselere bir kaç doğru haber getirip güvenlerini kazandıktan sonra artık yalan bilgiler aktarır ve bu insanları kendi güdümü, kontrolü ve yönetimi altına alırlar. Gafil ve cahil olan bu insan ise cinleri kendisinin kontrolü altında olduğunu ve onları kullanıp yönettiğini iddia eder. Cinlerle irtibatlı olan insanlar dikkatle incelendiğinde şeriatın hükümlerine riayet etmek husunda titiz davranmadıkları , şahsi ve yaşadıkları mekan temizliğine pek fazla dikkat etmedikleri, diğer insanlara karşı gurur ve kibirli davrandıkları ( ki bu gurur ve kibir cinlerin karakteridir) görülür. Cincilik ile uğraşan ve bu yolla insanları tedavi ettiğini iddia eden kimselerin ‘ büyük bir çoğunluğu ‘ yalancı , sahtekar , menfaat temini için bu işe tevessül etmiş kimselerdir. Bu konularda insanlarımızın çoğu gerçek bilgi sahibi olmadıklarından bu insanların zaafiyetlerini , korkularını fırsat bilir ve menfaat temini için kullanırlar.

Mutlak gayb , Allah katındadır. Bunu hiç bir yaratılmışın bilmesi mümkün değildir. Bir de gayb konusu içersinde bulunan ancak Allah’ın dilediği kullarına bu bilgiyi verdiği durum vardır. Kul bu bilgiden kendisine verildiği kadarını bilebilir. Bu gayb bilgisi Kur’an da gaybı ancak Allah’ın bilebileceği ayeti ile çelişmez. Muhyiddin İbn Arabi hz. , Fütuhat’ta Allah’ın emrinin yakın göğe (oradaki görevli meleklere) bildirilmesinin ardından bu emrin gereğinin yaratılmış üzerinde açığa çıkış süresinin üç yıl olduğunu dolayısiyle keşif ehli olan bir kısım zevatın üç yıl içersinde olacak olayları bu şekilde bilebildiğini belirtir. Cinlerin bu tarz bir bilgiyi elde etmesi ve irtibatlı olduğu kimselere iletmesi de muhtemeldir.

Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar 17 Şubat 2017 – Bursa

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu