Allah’ın bir emri vardır, bir de iradesi !

“Allah’ın bir emri vardır ,bir de iradesi.
Bak, bu yollardan hangisi seni kurtaracaksa, onu izle.”

Risaleler 2 – 224 , Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)

Şeriat ehli ağırlıklı olarak Allah’ın emri cihetine dikkat kesilir ve bu mihenk üzerine görüş sahibidir ve bunu öne alır. Yani Allah’ın , Peygamberi aracılığı ve insanlara tebliğ etmesi için ve uyulmasını istediği ilahi emirleri ihtiva eden Kur’an-ı Kerim’in içeriğinde belirlediği kurallardan men ettiklerinden sakınır ,emir ve tavsiye ettiklerine uyar / yerine getirir ve bu dengeyi gözetir / gözetmeye gayret sarf eder. Bilir ki Allah’ın emrine uyan mükafatlandırılırken , emrine muhalefet eden ise cezalandırılır.

Hakikat ehli Arifler ise alemde yaratılmış her şeyin Allah’ın iradesi istikametinde cereyan ettiğini bilir. Bu iradenin dışına asla bir yaratılmışın çıkmasının mümkün olmadığını , Allah’ın dilediğini yaptığını , Allah’ın yaptığından hesap sorulamayacağını , mutlak delilin Allah’a ait olduğunu , alemde tezahür eden her şeyin Hakk olduğunu , Hakk’dan gayrının ise olmadığını , kendisinin bu müşahedesini ise Allah ile seyr olduğunu bilir ve ikrar eder. Bu hakikatle birlikte şunu da bilir ki Allah alemlerden müstağnidir.

Allah’ın Zat’ının varlığı dışında mevcud olan (var kabul edilen) her şey Allah’ın ‘kul’larıdır. Kulluk ise özü gereği horluk ,acizlik ve muhtaçlıktır. Böylece Arif , Allah’ın kendisine verdiği bu mertebenin gereği O’nun huzurunda “ kul “ olduğunu idrak ve ikrar ile kulluğunu en mükemmel şekilde ifa ederken bunun yönteminin ve şartının Allah’ın emirlerine uymak olduğu gerçeğini de bilir. Çünkü ancak Allah’ın emirlerine uyanlar selamet ve nimet ile karşılanırlar.


Kulların (yaratılmış olan her şeyin)tamamı istisnasız Allah’ın iradesinin hükmü altında bulunurken , bazıları emrine uyar bazıları ise emrine muhalefet eder. Bu durumda Allah irade ettiği şeyi aynı zamanda emrettiği gibi , emrettiği her şeyi irade etmemiş olabilir ! O’ nun indindeki hüküm ve açığa çıkacak olan şey ise iradesidir !

Mü’min Allah’ın emrine sarılır ve her daim bunu gözetir. Kamil Mü’min ise ki bu durumda ona “ ihsan sahibi “ denir son hükmün Allah’ın iradesinin tahakkuku olduğunu bilmek ve buna teslim olmak ile birlikte kulluk mertebesi gereği emrini daha bir dikkatle gözetir ve bu hususta Mü’min kullara göre daha bir hassasiyet içerisinde bulunur.

Emr’e sarılan kişinin kurtuluşu bu cihetten olurken irade’ye sarılan ise Allah dilediğini yapar hükmünün gereği mutlak teslimiyeti yaşaması hasebiyle kurtuluşa ermiş olur. Bu mesele kader sırrı hakikatlerinden bir hakikattir. Çetin bir meseledir. Allah , hazmını nasip ve kolaylaştırılmış kılsın bizlere.

Alemde doğru , daha doğru ; kamil ve daha kamil vardır.

Allah en doğrusunu bilir.

Ahmet Şahin Uçar

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu