Arkadaşlığın Hakkına Riayet
Arkadaşlığın hakkına riayet ve onun gereğini yerine getirmeyle ilgili bana ulaşan en güzel rivayet Haccac’dan aktarılan bir hadisedir.
Haccac’ın boynunun vurulmasını emrettiği bir adam kendisine şöyle demiş: ‘Beni öldürmeden önce Emir’e söylemek istediğim bir şey var.’ Haccac ‘söyle’ deyince, adam şöyle demiş: ‘Ey Emir! Beni bırakmadan
söyleyeceğimi söylemem. Ben bağlı iken, birlikte şu evi başından sonuna kadar yürüyeceğiz. Bu konuda emir için bir sıkıntı olmadığı gibi hakkımdaki iradesini engelleyecek bir şey de yoktur. Böylece benim ihtiyacımı karşılar.’ Bunun üzerine Haccac, yardımcısına dönerek ‘onu bana getirin’ der. Haccac, onunla birlikte yürümeye başlar ve ne söyleyeceğini duymak ister. Evin son kısmına ulaştıktan sonra bulundukları yere dönerler. Adam şöyle der: ‘Soylu insan bir anlık arkadaşlığın hakkına riayet eder. Emir bana arkadaşlık etmiş, ben de kendisine bu yürüyüşte arkadaşlığa riayet ettim. Vali arkadaşlık hakkına riayete daha layıktır.’ Bunun üzerine Haccac, şöyle der: ‘Bırakın gitsin! Akıllı bir adam olarak bizi uyardı. Onu öldürürsem, çok üzülürüm.’ Sonra, ona mal ve hediyeler verilmesini emretmiş, onu yanında tutarak arkadaş edinmiştir. Bilmiyorum ki, adam onun yanında kalmış mı, kalmamış mı?
İşte bu, sohbete vefa ve riayet hususunda duyduğum en güzel hikâyelerdendir. Haccac (kısa bir süre arkadaşlık ettiği) birine böyle davrandığına göre, ‘Allah ile arkadaşlık’ adının verilmesini hak edecek şekilde bir nefesi bile ihlasla Allah’a tahsis eden Allah’ın kulları karşısında, O’nun bu nefesin hakkını gözetmesi gerekir.
Fütûhât-ı Mekkiyye
Muhyiddin İbn Arabi(k.s.)
C. 8 S. 77