“Arzusunu ilah edineni gördün mü ?” Casiye-23
Kovulmuş Şeytan’ın şerrinden Allah’a sığınırım ;
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla ;
“Arzusunu ilah edineni gördün mü ?” Casiye-23
“Nefs arzusuna eşlik ederek hareket ettiğinde, arzu gücü onu doğruluk, kurtuluş ve mutluluğun bulunduğu yoldan saptırır.
Nefs, arzu gücünün sahibi iken arzu gücüne uyduğunda, arzu gücü nefsin sahibi haline gelir. Arzu gücünün ise, ne aklı ne imanı vardır. Bu nedenle, nefsi tehlikelere atarak yok eder.”
Fütuhat c6 , s27 – Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
“İnsanın Allah’ın çağrısına karşılık vermesinin ise , pek çok engeli vardır. Bu engeller arzu gücü , nefs , şeytan ve dünyadır.”
Fütuhat c2 , s99 – Muhyiddin İbn Arabi (k.s.)
“Nefs , özü gereği Allah korkusuna ve günaha yatkındır. Akıl ve arzu gücü , nefİste hükümrandır. Akıl nefsi kurtuluşa çağırırken arzu gücü onu ateşe çağırır.”
Futuhat c5 , s97 – Muhyiddin Ibn Arabi (k.s.)
——————————–
İnsan denilen vücud ülkesini şu iki kuvvetten birisi yönetir. Ruh veya Nefs. Ruh , aslı gereği saf, temiz ve Allah’ın emir ve yasaklarını kabul edici özelliktedir. Nefs ise , Allah’ın emirlerini kabul etmeye meyilli olduğu kadar O’ na asi gelmeye de meyillidir. Bu iki kuvvet vücud ülkesini ele geçirmek için sürekli savaşırlar. Allah , ruh un emrine vezir olarak akıl’ı vermiş, nefsin emrine de vezir olarak arzu gücünü (şehvet) vermiştir. Ruh , kuvvetli ve kudretli bir padişah ise şayet veziri akıl ile birlikte düşmanı olan nefs’i dize getirir, arzu gücüne pranga vurur , meşru dairenin dışına çıkmasına müsaade etmez. Yok eğer nefs arzu gücüne uyup ruhun karşısında daha kuvvet ve kudret sahibi olup onun veziri olan akıl’ı da emri altına alırsa o zaman bu vücud ülkesinin sahibi olur, ruh’u bir köşeye pusturur, kendi istek ve arzuları doğrultusunda kural tanımaz bir şekilde vücud ülkesini yönetir ve kişinin ahiret hayatında helak olmasına sebep olur.
Şimdi ,Allah’ın rızası istikametinde ve hakikati yaşamak isteyip ama buna muvaffak olamayıp aksi bir şekilde yaşam sürmenin sebebine gelirsek ; vücud ülkesinin yönetiminin nefs’in elinde olduğu gerçeğine varırız. Bu durumda yapılması gereken şey ise ruh’u kuvvetlendirip, veziri olan aklı nefs’in elinden kurtarıp tekrar ruh’a biat etmesini sağlamalı, bunun için de nefsin kuvvet ve kudret bulmasını sağlayan meseleleri tespit edip derhal bu durumu ortadan kaldırmaya yönelik çalışma içersine girilmelidir.
İlim , zikir , şükür , sabır , sebat , sadakat ile Allah’ın rızası istikametindeki amellere sarılmak cihetiyle ruh kuvvet bulur.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar – 14 Şubat 2017 – Bursa