Çocuk Babanın Sırrıdır
” Çocuk , babanın sırrıdır ! “
Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem Efendimiz
Genel manada bakıldığında atamız Hz. Adem ( a.s. ) e verilen / yüklenen sır , zürriyeti olan tüm adem oğullarına potansiyel olarak ( bil-kuvve ) yüklenmiştir. Bu sır , genetik olarak insanlık tarihinde kuşaktan kuşağa tüm fertlere aktarılmaktadır.
Özel manada da aynı şekilde babanın sırrı ( karakter özelliği , yetenek , sezgi , kavrayış , ahlaki özellikler vb. bir çok özellikler ) evladına sirayet eder ( geçer ).
Babadan evlada ( potansiyel olarak ) geçen bu özellikler evlat da gerekli şartları bulduğunda yani o evladın doğası , tabiatı , mizacı gereği , yetiştirilme şartları , ilmi düzeyi , eğitimi , astrolojik etkiler vb. gibi şartlar uygun olduğunda zuhura çıkar. Yani bil-kuvveden bil-fiile çıkmış olur.
Babada zuhur eden özellikler evlat da da açığa çıktığında ‘ babasına çekmiş ‘ derler halk arasında.
Babada zuhur etmeyen bir takım özellikler evlat da açığa çıktığında ise ‘ hiç babasına çekmemiş ‘ denilir halk arasında.
Bu durumda evlat da açığa çıkan özellikler babanın bil-kuvve olarak ( potansiyel ) sahip olduğu özelliklerden başkası değildir. Bu özellikler babanın yukarıda saydığımız şartların uygun olmayışından ( özelliğe göre ) açığa çıkamayışı , bil-kuvve olarak kendisinde saklı kalışı , atıl durumda kalışıdır.
Bu saklı kalan ( bil- kuvve , potansiyel ) özelliklerin bir sonraki kuşağa aktarımı ve onda gerekli şartların oluşması neticesi zuhura gelişidir.
Bu bağlamda çocukta açığa çıkan özellikler , ana – babanın gerek zuhur eden ( bil- fiil ) , gerekse potansiyel olarak ( bil- kuvve ) bulunan zuhura imkan bulamamış özelliklerinin imkan dahilinde zuhur etmesi ( açığa çıkması ) dir.
Sözün gereği olarak her ne kadar babadan evlada aktarım diye ifade edilmiş olsa da bu evlada sirayet eden tesirler , babadan olduğu kadar anneden de ( her ikisinden de ) geçmektedir. Meseleyi bu cihetten tefekkür etmek daha doğrudur.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar