Kalbin Sesi Rabb’inin Seslenişidir
Rivayet olunur ki Hz. Ali’nin huzuruna bir adam gelir ve
” Ya Ali ! Ben seni çok seviyorum ” der.
Hz. Ali bir anlık sükutun ardından adama döner ve
” Sen yalan söylüyorsun ” der.
Adam , Hz. Ali’ye bir kaç kez aynı şeyi söylemesine rağmen Hz. Ali’nin kararlı tavrı neticesi itiraf etmek zorunda kalır ve “Ya Ali , benim yalan söylediğimi nasıl anladın ? ” der.
Hz. Ali adama şöyle cevap verir, “Sen yanıma gelip ‘ Ya Ali , ben seni çok seviyorum ‘ dediğinde , ben dönüp kalbime baktım. Kalbimde sana karşı, senin bana söylediğin mahiyette bir sevgi bulamadım. Buradan yalan söylediğini anladım. Eğer sözün doğru olsa idi benimde kalbimde sana karşı sevgi olduğunu görürdüm ” der
——————
Kalbinin
sesini duyabilenler için bu güzel bir ölçü , şaşmaz bir
terazidir.
Yalnız dikkat edilmesi gereken bir şey vardır ki , kişi nefsinin ya da şeytanın seslenişini kalbinin seslenişi sanmasın !
Kalbin sesi Rabbinin seslenişi , Allah’ın emri ile meleğin seslenişidir.
Düşünceler dört kısımdır :
Rabbani düşünce , meleki düşünce , nefsi düşünce ve şeytani düşünce.
Kalbe gelen ilk düşünce ilahi- doğru düşüncedir. Fakat bunun hemen ardından nefsani ya da şeytani düşünce gelir. İşte bu noktada ilk düşünceyi ayırt edebilmek ve düşüncenin kaynağını doğru bir şekilde tespit edebilmek için bu hususta kişi sahih bir bilgiye sahip olması gerekir.
Nefsin ve şeytanın çok ince tuzaklarından haberdar olmayan ve bunu ayırt etme ilmine sahip olmayan kimse ” ben kalbimin sesini dinlerim / dinliyorum ” der , fakat o ses şeytan ya da nefsinin sesidir de bundan haberdar değildir. Doğru yolda olduğunu zanneder fakat eğri yoldadır.
Bu meyanda Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem Efendimiz ” Müftüler sana fetva verseler de sen fetvayı kalbine sor ” sözünü iyi anlamak gerekir.
Kalbine fetva soracak kalp sahibi öyle biri olmalıdır ki ; kalbinin sesini ayırt edebilsin ve sahih bir şekilde işitebilsin ve dahi bu ilme sahip olsun. Aksi halde nefsinin heva ve hevesinden oluşan seslenişi ya da şeytanın seslenişini kalbinin sesi zannedenler ve bu iddiada bulunanlar bu sese kulak vermekle hüsrana uğrarlar.
Bunu ayırt edebilecek ilme sahip olan büyük bir nimet elde etmiş olur.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar