Müridin SUSması ve DİNLEmesi !
Okumak !..
Dinlemek !..
Okumak ; bir şeyi bilmek , tanımak , idrak etmek anlamında ele alınmalıdır.
Bakmak ile görmek ayrı şeylerdir.
Dinlemek derken de okumayı sağlayan o idrak açılımının zuhura gelmesini ifade etmek istiyorum.
Bu bağlamda samimiyet ile hakikatleri bilmek isteyen kişi / mürid iyi bir dinleyici olmalıdır.
Susmayı ve dinlemeyi , nerede ve nasıl yapması gerektiğini çok iyi bilmeli ve uygulamalıdır.
Belli bir düzeyde ilim sahibi olabilmek ve hızla terakki edebilmek için önce susmak ve dikkatle dinlemek şarttır ve salikin bu manevi yolda hızla ilerlemesini sağlar.
Susan ve dikkatini / himmetini sadece söyleneni , gösterileni anlamak gayesine odaklayan kimse kâmil bir dinleyicidir. Bu sayede bir çok ayrıntıyı gözden kaçırmaktan kurtulmuş olur ve meseleyi hakkıyla idrak edebilecek duruma kendisini hazırlamış olur.
Bu minvalde mürid / salik / dinleyici , anlatılan veya gösterileni doğru okumuş / dinlemiş olacağından kendi terakkisi adına bir çok kazanım , fayda , hayır elde etmiş olacaktır.
Temel / direk diye nitelenen belli düzeydeki bilgiye haiz olup bu donanımı elde ettikten sonra mürid , bu elde ettiği bilgilerin ışığından hareketle detayları / teferruatı öğrenmek ve böylece kemâlatını sağlayabilmek gayesi ile soru sorabilir , sormalıdır.
Bu mertebeye gelen müridin ise belirtilen ölçüler dairesinde soru sorması gereklidir ve yine soru sorduktan sonra aklını sorusuna odaklamaktan kaçınarak verilen cevabı anlamaya , söyleneni dinlemeye odaklanması gerekir. Aksi halde sorusunun cevabını alamadığını düşünecek , kendi blokajında kendini bloke edip sınırlılığında kısır döngü içersinde kalarak yine dinlemekten ve dahi anlamaktan kendisini mahrum bırakmış olacaktır.
Belirttiğimiz bu husus bir çok dinleyicinin / müridin gözden kaçırdığı ve bu sebeple bir çok bilgiden / hayırdan mahrum kaldığı bir konudur.
Allah en doğrusunu bilir.
Ahmet Şahin Uçar