Sevgi, varoluşun aslıdır !
Allah’ın Zat’ından Zat’ına olan sevgisi tüm mahlukatı ( mevcudatı ) yaratmasına sebep teşkil etti.
Kutsi Hadiste Allah
“Ben gizli hazineydim. Bilinmemi sevdim , bunun için mahlukatı yarattım ve onlara nimetler verdim. Onlar da beni bildiler ” buyurmakta.
Tüm mevcudat ise Allah’ın ilmindeki ilmi suretlerdir. Yani , alemde Allah’tan gayrı bir şey yoktur. Bununla birlikte biliriz ki Allah alemlerden müstağnidir. Bu hakikate işaret için ehlullah ‘ Tüm alem hayalden ibarettir ‘ demiştir. Allah’ın vücudundan başka vücud ( mevcud ) olmadığına göre , tüm alem ( yaratılmış her şey ) Allah’ın ilmindeki ilmi suretlerden ibarettir. Bu konuyu tam idrak etmek isteyenler youtube üzerinden yayınladığımız ‘ Fütuhat-ı Mekkiyye okuma ve şerh sohbetleri 1. Bölümü dinlemelerini tavsiye ederim. (Makalenin altında mevcuttur)
Bu durumda varoluşunun aslı sevgi olan alemde yaratılmış olan her bir şeyin her bir şeye olan sevgisi hakikati itibariyle ‘ Allah’a olan sevgidir ‘.
Yaratılmış bir şeyin yine yaratılmış bir şeye duyduğu sevgiyi mecazi , perdeli sevgi diye tanımlarsak bu sevginin perdelerden arınması ile hakikatte Allah’a olan sevgi olduğu müşahede edilir !
Bu müşahedeye bu alemde vasıl olan , amaçlanan gayeye ulaşmış olmak ile birlikte , perdelerden arınamayıp , perdelerin ardında olan hakikati göremeyip bu perdelerde takılıp kalan ise mecazi sevgide kalmış , işin hakikatine vasıl olamamıştır. Bir diğer ifade ile ‘ suretten sirete ‘ geçememiştir.
Belki bu kimse mecazi sevgide aşırıya giderek , haddi aşmış ve bundan dolayı ilahi cezalandırmaya muhatap kalmışlardan olabilecektir.
Bununla birlikte seven de sevilen de hep O ‘ dur !
Hakikate vasıl olma azmi ve yolunda olan kimse her bir perdeyi aradan kaldırdıkça O ‘ na olan sevgisi artar ! O ‘ na olan sevgisi arttıkça yaratılmışa olan sevgisi de artar !
Yunus Emre ( k.s.) nin dediği gibi : ‘ Yaradılanı severiz Yaradan’dan ötürü ‘.
Bunun sebebi ; mutlak vücud sahibi , ancak Allah olduğunu müşahede ediyor olmaktır !
Allah en doğrusunu bilir.