Şiârımız

Tablo Üzerinde Görülen Şiârımızın Hâmi Olduğu Manânın İzahatıdır


TABLO ÜZERİNDE GÖRÜLEN ŞİÂRIMIZIN HÂMÎ OLDUĞU MANÂNIN İZAHATIDIR.

Yolumuzun şiârı ( işareti ) olan bu tabloda görülen şekli , bu şeklin hâmî olduğu ( koruduğu / sakladığı ) ve ihata ettiği ( kuşattığı / kapsadığı ) manâları yine ( yıllar önce ) manâda bize bildirilen ve işaret edilenlerin tecessüm etmesi ( zuhura gelmesi ) için hayalimizdeki olanı ve istediğimiz şekli , sanatında usta olan hattat Muhammed Necib Bey’e ifade edip isteğimiz doğrultusunda bir eser meydana getirmesini rica ettik. Talebimiz doğrultusunda usta hattatımızın elinden zuhura gelen gördüğünüz bu tablo üzerinden ifade edeceğim inşaAllah.

Daha önce logomuz olarak belirlediğimiz ‘ daire ‘ içerisinde yer alan ‘ Elif ‘ ve ‘ Vav ‘ harflerinden oluşan şeklin ifade ettiği manâ da şimdi ifade edeceğimiz manâlar ile örtüşmektedir ve esasında bu ifade edeceğimiz manâlara hâmîdir.

İlmimiz ve idrakimiz nispetinde gönlümüze açılan manâlar ve işaret olunanların ifadeye gelip de kaleme dökülebildiği oranda izahatı şöyledir :

Allah varlığa çıkan cisimlerden ilk önce daireyi yaratmıştır.

Arş , daire şeklindedir.
Kürsi , daire şeklindedir.
Kâinat daire şeklindedir.
Beş rakamı daire ( Arapça’da ) şeklindedir.
Allah başlangıcı sona bitiştirir ( daire ).

İnsan ahsen-i takvîm ( en mükemmel ) olarak yaratılmış , sonra esfel-i safiline ( aşağıların aşağısı ) indirilmiş , sonra ondan kulluğunu hakkıyla idrak edip yaşaması istenilmiş ve tekrar ahsen-i takvîmliğe ulaşması ( kemâl bulması ) istenilmiştir ( seyr-u süluk , böylece daire tamamlanmış olur ).

İlk yaratılan şey hakikat-i muhammediye iken son yaratılan tür insan ( Adem / halife insan ) olmuştur. Böylece baş sona bitişmiştir ( daire tamamlanmış ).

Tablomuzun ( aynı zamanda logomuzun ) dışında daire şeklinde görüntüye sahip Ayet’el Kürsi ( Bakara Suresi – 255. Ayet ) bulunmaktadır. Arapça beş ( 0 ) rakamı daire şeklindedir. Daire kendini ve kendinden başka her şeyi koruması altına alır. Her şeyin yaratılışına sebep teşkil eden Nur’u Muhammediyenin nuru , esrarı , hâmî olduğu sırrı , varlık aleminde en son yaratılan tür olan insanda ( Adem ) zuhur etmiş ve yaradılış gayesindeki halifeliği ( insan-ı kamil ) ortaya çıkararak bir cihetten daireyi tamamlamış , başka bir cihetten tüm bu yaratılanı muhafaza etmiştir. Dairenin kendini ve kendinden başka her şeyi korumasının anlamı budur.

Harflerden ilk yaratılan , varlık alemine çıkan harf ‘ Elif ‘tir. Diğer tüm harfler Elif harfinden neşet bulmuştur. Eşyanın ilki olması itibariyle Zat-ı Ehadiyet’i yani Hakk’ı gösteren bir işarettir bir vecihtende. Aynı ilk yaratılan hakikat-i muhammedi gibi.

Hakikat-i muhammedi’nin adına’ Ahmed ‘ denilir. Ahmed ise Ehad ( Ahad ) olan Allah’ın ilk taayyünü ile zuhura getirdiği hakikattir. Sebepsiz halk edilen ( yaratılan ) , ilmindeki ilmi suret olarak var edilen , sonra yaratılan her şey o ilk yaratılanın tafsilatı ( açılımı , zuhuru , kesret hali ) hükmünde olan o şeye ‘ hakikat-i muhammedi ya da nur-u muhammedi demekteyiz. Zuhura gelmeyi sağlayan ise Rabbi , ‘ mim ‘ harfidir. Mim harfi zuhura gelişi , varlık alemine çıkışı ifade eder. Mim dudak harflerindendir. Ciğerde bulunan havanın boğaz , dilden geçerek mahreç ( çıkış yeri ) diye ifade edilen dudaklar arasından ( en son çıkış noktası ) çıkışı ile zuhur eder.

Diğer tüm harfler elif harfinden türemiş ve açığa çıkmıştır. Elif harfi birliğe işaret eder. Bunun için yazıda kendinden sonraki harflerle bitişmez. Kendinden önceki harf ile bitişmesinde ise elif o harfe bitişmemiş , o harf elif harfine bitişmiştir. Buradan da Allah hiçbir şeye muhtaç değil iken yaratılmış her şeyin Allah’a muhtaciyeti hakikati zuhur etmiş , ifade edilmiş olur. 
Diğer harflerde meyil vardır. Yani illetlidir. Yani türemiştir. Elif ise başka harften türemedi ilk yaratılan harftir.

Bunun için tasavvufta elif harfi bir cihetten Allah’ın Ehadiyet’ine izafe edilir. Elif harfi bu manada Allah’a işaret eder. Bir diğer vecheden Allah’ın Ehadiyet’inin birinci taayyünde zuhura gelişi ile ‘ Ah-m-ed ‘ diye isimlendirilen nuru muhammediye ye ( hakikati muhammediye ) işaret eder. Hakikat-i Muhammedi ilk taayyün ile birlikte olan Zat’tır. İsm-i Azam’dır.

Ayet’el Kürsi , Kur’an’daki ayetlerin efendisidir. İsm-i Azam’dır. Tevhidi dile getiren ayettir. Bir rivayete göre Miraç’da Rasulullah ( S.A.V.) efendimize aracısız ( arada Cebrail a.s. olmadan ) inzal olunan ayettir. Bilinen , bilinmeyen bir çok sır , hikmet ve fazilet barındırır.

Ayetel kürsi’ nin iki yönü vardır.

Bir yönü Ehad’iyete bakar.

Diğer yönü Ahmed’e bakar.

Daire şeklinde dıştaki Ayet’el Kürsi , Allah’ın Ehadiyet mertebesine işaret etmektedir.

Ahmed’e ( hakikat-i muhammediye / nuru muhammediye ) bakan yönü ise bir vecihten ( genel manada ) sağ elin tamamı ( mücmel / kapalı , öz , özet olması itibariyle ) , bir vecihten ( özel manada ) sağ elin işaret parmağı ( mufassıl / tafsil edilmiş , açılmış ) nı ifade etmektedir. Yani burada işaret parmağı ‘ Elif ‘ harfini temsil etmektedir. İşaret parmağının yukarıya bakması mertebece üst mertebeye işaret amacı taşımaktadır.

‘ Vav ‘ harfi de ciğerde bulunan havanın , boğaz , dilden geçerek iki dudak marifeti ile zuhura gelmesi nedeniyle dudak harfleri olarak adlandırılır. Tüm merhaçlerden ( mahreç / çıkış yeri ) geçerek zuhur etmesi sebebiyle diğer tüm harflerin sırrını kendinde cem eder ( toplar ).Tüm harfler elif harfinden yaratılmış iken vav harfi tüm yaratılmış harflerin bütün özelliklerini kendinde cem etmesi ( toplaması ) yanı sıra elif harfinin sırrını da taşıyıcı olmuştur. İşte bunun için vav harfi insan-ı kâmili temsil eder. İnsan-ı kâmil de alemdeki yaratılmış her şeyin sırrını kendinde toplar , açığa çıkarır. Alemde yaratılmışların en kâmili ve dahi insanların en kâmili Rasulullah ( S.A.V ) efendimizdir. Elif ve vav harfi harflerin en seçkinlerinin seçkinlerindendir. Yani efendileridir. İnsanların seçkinleri , efendileri olduğu gibi.

Başka bir vecihten ifade edecek olursak elif harfi Ehad ( Ahad ) olan Allah’ın ilk taayyüne verdiği isim olan ‘ AH-(M)-ED ‘ i temsil ederken,

Vav harfi , Ahmed’in daha sonraki taayyündeki ( şehadet aleminde ) adı olan ‘ (M)-UHA-(MM)-ED ‘ i temsil ya da ifade etmiş olur.

ALLAH > AHAD ( EHAD) > AHMED > MUHAMMED

Amerresulü ( Bakara Suresi ; 285 – 286. Ayetleri ) ise elin kalan kısmı ve baş parmağı oluşturmaktadır. Yani vav harfini temsil etmektedir. Baş parmağın yatay pozisyonda bulunması üst mertebenin altındaki mertebelere işaret amacı taşır. Aleme işaret eder. Büyük alemin kopyası olan küçük aleme de işaret eder ki küçük alemden kasıt insan-ı kâmildir. İnsan-ı kâmilin bu alemde zuhur etmiş şeklinin adı Muhammed’dir. Ahmed’in ikinci -mim – harfini alışı (zuhuru ) ile adı Muhammed olmuştur. İnsan-ı kâmil , alemin direğidir. Hiçbir devirde alem insan-ı kamilden boş kalmaz. Her devrin insan-ı kâmili Rasulullah efendimizin gerçek varisi , kâmil halifedir. Bu alemde var olan her ne var ise hepsinin ipi insan-ı kâmilin elindedir. Allah’ın alemde iradesinin eli ( kuvvet ) insan-ı kâmil iken , insan-ı kâmil Allah’ın iradesinin icrasının sebep mahallidir.

Ayet’el Kürsi’nin 1 ayetten zuhur edişi Ehadiyet ( Ahadiyet ) mertebesi yani tevhide işaret etmektedir ( Ahadiyet : Ahad olan Allah’ın taayyünsüz olarak Zat alanındaki zuhurundan ibarettir ).

Amenerresulü’nün 2 ayetten zuhur edişi kesret mertebesine yani Rab – kul mertebelerine işaret etmektedir.

İki Ayet’el Kürsi ( biri Ehadiyet , diğeri Ahmed mertebesi ) ve bir Amenerresulü’nün ( Muhammediyet mertebesi ) bu tabloda oluşunun sebebi ve hikmeti böyledir.

İşaret ettiğimiz bu manâların EL’ de temsil edilmesinin ayrı bir hikmeti vardır. El kudretin zuhur mahallidir. Kalem elin iki parmağı ( işaret ve başparmak ) ile tutularak yazı yazılır.

Buradaki el , elin dışındaki daire ( daire şeklinde yazılı olan Ayet’el Kürsi ) , elin işaret parmağı ( işaret parmağında yazılı olan Ayet’el Kürsi) ve baş parmağın ( baş parmağın üzerinde yazılı olan Amenerresulü ) üzerine yūklediğimiz manâlar bize manâda verilen işaretlerin zuhura gelişi ve bu zuhura geliş tarikimizin ( yolumuzun / AHMEDİYYE , MUHAMMEDİYYE , İBRAHİMİYYE , HANEFİYYE ve TİCANİYYE isimleri ile anılır. Rasulullah efendimizin Ahmed ismini aldığı makama atıfla AHMEDİYYE , Muhammed ismini aldığı makama atıfla MUHAMMEDİYYE , hanif din üzere olan Hz. İbrahim ( a.s.) a atıfla İBRAHİMİYYE , hanif din islama atıfla HANEFİYYE , tarikatimizin kurucusu pirimiz Ahmed Muhammed Ticani hz. nin künyesine atıfla TİCANİYYE isimleriyle anılmaktadır ) , gayemizin , davamızın , meşrebimizin şiârıdır ( işaretidir ).

Bize ( yolumuza ) münhasırdır. İfade ettiğimiz minval dışında bu işaret başkaca hiç bir fikrin , şahsın , görüşün , ideolojinin , akımın , grupların , cemaatlerin , tariklerin uzantısı , ilintisi , şubesi , kolu değildir.

Bununla birlikte davamız islam , gayemiz Hakk ve hakikatlerin idrak edilmesi ve yaşanması , muradımız ümmet-i muhammedin uyanışı ve bir olmasıdır. Meşrebimiz farklı da olsa bu davaya hizmet eden tüm mü’minler kardeştir düsturu mührümüzdür.

Allah en doğrusunu bilir.

1 Rebiu’l Evvel 1440
9 Kasım 2018

Ahmet Şahin Uçar

İndirme Linkleri




Başa dön tuşu