SORU : Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) hz. içtihat ettiği konularda hata etmiş olamaz mı ?

SORU :

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) hz. içtihat ettiği konularda hata etmiş olamaz mı ?

CEVAP :

Muhyiddin İbn Arabi (k.s.) ehlullahın seçkinlerindendir, kamil keşif sahibi olan zevatın önde gelenlerindendir , yüksek basiret ve feraset sahibidir. Ancak bütün bu üstün vasflara sahip olmakla birlikte o da bir insandır , elbet yanıldığı konular da olmuş olabilir. Ehlullah mutlak manada hatadan arınmıştır denilemez. Kamil olmak her hususta kemal sahibi olmayı gerektirmez. .Resulullah (s.a.v) efendimiz tüm insanların içinde en kamili olmasına rağmen hurmaların aşılanması mevzuunda “ siz dünya işlerini benden daha iyi bilirsiniz “ buyurmuştur. Bu hususta çiftçilik yapan sahabe kadar bilgi sahibi olmadığını beyan etmesi Resulullah efendimizin ‘ en kamil insan ‘ olduğu gerçeğine halel getirmez.Yine Resulullah (s.a.v) efendimiz vefat eden bir kabile reisinin cenaze namazını kıldırmaya hazırlanırken Hz. Ömer (r.a.) kendisine bu hususta karşı çıkarak o vefat eden kişinin münafık olduğunu söylemiş ve bu durumda cenaze namazını kıdırmaması gerektiğini dile getirmiştir. Olayın akabinde Allah’tan bir haber beklenmesine karar kılınmış ve Allah’tan gelen haber Hz. Ömer’in davranışını tasdik edici olmuş ve Resulullah (s.a.v) efendimiz o şahsın cenaze namazını kıldırmamıştır. Bu olay da yine Resulullah efendimizin ‘ en kamil insan ‘ olduğu gerçeğine halel getirmez

Fıkıh ulemalarının bu hususta farklı görüşleri mevcuttur. Her fakih bilgisi dahilinde delilinden hareketle görüş beyan etmiştir. Müçtehitlerden ya da bilgili fakihlerden her görüş sahibinin görüşü kendi deliline göre doğru diye kabul edilebilir. Ancak unutmayalım ki ‘alemde doğru , daha doğru ; kamil ve daha kamil ‘ vardır !. Bu düstur konuyu anlamamıza yardım sağlayan adeta bir meşaledir ! Dolayısiyle fakihlerin veya müçtehitlerin her birinin görüşü baktığı yere ,içinde bulunduğu durum ve hal’e , oluşan şartlara ve deliline göre ‘ doğru ‘ olsa dahi bunların içerisinde ‘ daha doğru ‘ , ‘ en doğru ‘ diye nitelenebilecek derecelenme olması muhakkaktır. ‘ En doğru ‘ ya da ‘en kamil ‘ nitelemesine uygun düşen görüş muhakkak Allah’ın o konu hakkındaki muradına , emrine en uygun düşen görüş olacaktır, bunu ancak Allah bilir.

Muhyiddin İbn Arabi hz. Fütuhat’ında ” müçtehitlerin hiç biri halka benim peşimden gelin , benim içtihatlarım en doğrusudur , bana uyun dememiştir. Onlar kendi delillerine göre kendi görüşlerini beyan etmiştir. Kimi taklit edeceği hususunda karar taklitçinindir. Hangi görüş, sahip olduğu bilgi ile örtüşüyorsa onu taklit eder. Yok eğer kendisi sahip olduğu ilim , sahih keşif ve basiret üzere bulunuyorsa bu hususta kendi içtihatı ile amel eder / etmek zorundadır. Müçtehit başka bir müçtehiti taklit edemez, başkasının içtihatı ile amel edemez ” der.

Bir de şu husus vardır ki ; bir çok zahir ulemasının ya da fakihlerin zayıf hadis dedikleri hadisler olup , bu hadislere itibar etmemiş ve edilmeyeceğini söylemişlerdir. Muhyiddin İbn Arabi hz. biz ve bizim gibi ehlullahdan bazı zevat bu hadisi manada Resulullah efendimize sormuşuz ve onun dilinden onun sözü olduğunu işitmişiz ve bu hadisle amel etmişizdir demiştir. Yine zahir uleması ve fakihlerden sahih hadis diye aktarılmış hadisler olmuştur ki bunu da manada biz Resulullah efendimize sorup onun dilinden böyle bir söz söylemediğini işitmişiz ve biz bir daha o hadisle amel etmeyi bırakmışızdır buyurmuştur. Konunun bir de bu yanı vardır.

Tüm bu açıklamalardan sonra şunu da belirtmeliyim ki ; biz Muhyiddin İbn Arabi hz. ni pir , üstad , kandil , mürşid-i kamil , Şeyhül Ekber kabul etmişiz ve onun meşrebine ittiba etmişiz. Resulullah (S.A.V) efendimize ulaştıran bir kamil rehber kabul etmişiz , hakikatlere en kamil pencereden bakış açısı açan bir muallim olarak görmüşüz , hakikat sofrasında her çeşit nimetleri sergileyip sofrasına oturan misafirlerine cömertçe davranan ev sahibi olarak bilmişiz , Allah’ın rahmetini ve rahmet sırlarını en ince noktalarına kadar açan bize dönük merhametini müşahade etmişiz , ilmi son derece ali bir Alim olarak görmüşüz ve kabul etmişiz. Allah bizlere o mubarekten faydalanmayı ve hakikatleri idrak etmekte bizlere vesile olmasını nasip eyleye.

Velhasılı mevzuya ilmimiz nispetinde bir bakış açısı getirmeye gayret sarfettik.

Allah en doğrusunu bilir.

Ahmet Şahin Uçar

Daha Fazla Göster

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu